Beni ekim ve kasım ayları mahvetti

Beni ekim ve kasım ayları mahvetti

Orhan Veli'ye inat güzel havalarda sevmedim ben...
Bir ekim akşamında karar verdim düzenin değişeceğine…
Bir ekim akşamında inandım dünyanın sınırlar içinde bitmediğine…
Bir ekim öğleninde İstanbul'da bir okulda değişti hayat.

Bir ekim akşamında paylaşılan bir hikayede kasım ayının sonuna gelindiğinde yılmıştım. Elim kırılmıştı ekimde ve de kalbim kasımda. Hayattaki nerdeyse herşeylerim olan ellerimden soldaki kırıldığında sabaha karşıydı, ayağa kalktığımı zannetiğim bir anda düşmüştüm.

Hüzün doruklarında bir yokluğa gitmiştim benim olmayan bir şehirde, benim olmadığım bir benlikte. Bu hüznü bir yıl sonraki ekime kadar ertelediğimin farkına varmamıştım. Aslında aynı hüznü bir sonraki ekime ya da kasıma ertelediğim ilk de değildi. Çok yakın ama bir o kadar uzak zamanlar gibi geliyordu insana. Bu zamana kadar yirmi sekiz ekim ve kasım geçti.

Ve şimdi yarılamışken ekim'i, değişmeye başlamışken renkler, yine başlamışken ruhum solmaya, ekim ve kasım'dan korkarken daha, yitmemişsem henüz ekim ya da kasım ayında, yol almak gerekir daha.

Her insanın bir mevsimi var sanırım, bazıları yaz insanı, bazıları kış. Ben kesin sonbaharım, kaçarı yok. Ben kendimi bildiğimde yapraklar sarıydı ve rüzgarlıydı hava.

Ve geldi yine, hala yılların istikrarını sürdürdüğünün farkındayım “ekim”. “Kasım” bari sen bu sefer değişsen artık.


Deniz Çetiner