Daldan Düşen Bir Meyvedir Hayat Yani Ölünce Olmak

Daldan Düşen Bir Meyvedir Hayat Yani Ölünce Olmak

Tabiatın saati tam şu anda bazılarını hücreden meyveye dönüştürmek üzere, bazılarını ise meyveden toprağa dönüştürmek üzere işlemeye devam ediyor. Bir tomurcuk olan başlayan hayatımız büyük bir ağaçta olgunlaşmaya çalışan bir meyve gibi. Meyve kurtları, güneş, susuzluk ile boğuşuyoruz. Bizim için kendini feda eden yaprakların gölgesinde, bazen Gülhane parkındaki bir ceviz ağacında yüz bin göz oluyoruz, bazen bir ağaç gibi tek ve hür ve bazende bir orman gibi kardeşçesine. Kendi yaptıklarınla o kadar çok böbürlenen kişilere şunu söylemek gerek; durun ve düşünün aslında hepimiz hayatta kalmaya çalışıyoruz. Çürük bir meyve yanındakileri de çürütmeye başlıyor. Yeni aşı yapılmış bir dal bazen tutuyor bazen tutmuyor. Şu anda söyleyeceğim söz her ne kadar muhafazakar kesimin hoşuna gitse de yinede söylemek istiyorum. Bize hayat veren Toprak gün gelince, bize verdiği hayatın borçlarını kesiyor. Toprak denilen şey de, muhasebenin Aktif – Pasif dengesi hep dengede oluyor. Topraktan gelip toprağa gidiyoruz ve biz bu hayatın değerini  aptal koşuşturmalar yüzünden bilemiyoruz. “Yeşilmişik” eskiden, şimdi biraz sarardık ve birkaç zaman sonra herkes kendi rengini alacak. Kimi yeşil elma olacak, kimi kırmızı, kimi sarı… Henüz diğer ağaçları bilemiyorum çünkü ben farklı meyve türleri ile aşılanmış dalları olan büyük bir elma ağacında yani Türkiye’de yaşıyorum. İyice olgunlaştığımda kopacağımı biliyorum dalımdan, sen beni gelip koparmadan.


Deniz Çetiner