Göğüdelen

Göğüdelen

Gökdelen yapabilmek için önce yerin dibine ineceksin. Öyle birkaç metre değil!  O kadar dibine ineceksin ki, o dipten baktığında yeryüzü sana gökdelenmiş gibi gelecek. Acı çekeceksin. Yaralanacak ve yılgın düşene kadar gideceksin dibe. Bekleyeceksin sabırla… Bir gökdelen yapmak istiyorsan, önce onu çok isticeksin. Orta karar bir hayatla bunu yapamazsın. Deli gibi istemek için önce dibi göreceksin.

Hazır hissettiğinde örmeye başlayacaksın hayat tuğlalarını, sabırla öreceksin. Tek tek sıkılacaksın ama yinede örmeye devam edeceksin. Yolda seninle o dibin bir yerine kadar gelmiş dostlarını da alacaksın yanına. Yıllar geçecek yorulacaksın ama devam edeceksin. Kolay değil gökdelen yapmak.  Bir gün hayatı akışına bırakmış insanların olduğu yere, yeryüzüne çıkacaksın. Herkes orada seni görecek, hatta birçoğu seni dipte küçümsediği için onların yanına gelmeni hazmedemeyecekler. Hatta bir ara geldim işte diyeceksin, tamam yoruldum bundan sonrasını yapamam diye düşüneceksin. O insanların rahatlığı seni  de etkileyecek. Ama bir an hatırlayacaksın, dipteyken düşündüklerini, hayallerini ve devam edeceksin. Birkaç metre yükseldiğinde insanlar senden uzaklaşmaya başlayacaklar. Moralin bozulacak başta. Yanına senle dibin bir yerine kadar inmiş dostlarını, aileni alacaksın. Her geçen gün tuğlaları ördükçe, mavi göğe biraz daha yaklaşacaksın.

Hayatının yarısını dipten yeryüzüne çıkmaya harcamana rağmen, yeryüzünden göğe çıkmak o kadar uzun sürmeyecek. Ve bir gün göğü deleceksin. Yanında yüzlerce kişi olmayacak. Kendi istediğin küçük dünyanı bir eş, birkaç çocuk ve birkaç dost ile kuracaksın. Gökdelenin her bir katında birilerini mutlu etmenin verdiği huzurla bakacaksın bulutların üzerinden. Ve öyle bir gün gelecek ki hiçbir katı olmayan evinde yaşamayı hayal edeceksin, sıcak gösterişsiz, huzurlu ve yere yakın.


Deniz Çetiner